Özgenç, yaptığı açıklamada, kar payı sistemiyle çalışan katılım bankalarının bazı tereddütleri olduğunu öne sürerek, kuyumcu sektörünü kredilendirmediğini söyledi. Özgenç, katılım bankalarının sektörün büyüklüğünü ve gelişimini tam manasıyla araştırmaları gerektiğini belirterek, "Uygulama, dünya altın ihracatında İtalya ve Hindistan'dan sonra gelen Türkiye'nin bu büyük pazarda gelişip büyümesinin önündeki engellerden biridir. Yurt genelinde toplamı 100 bine yakın sektör mensuplarını yakından ilgilendiren bu konunun acilen açıklığa kavuşturulması gerek" dedi.
Çalışma prensipleri, düşünceleri gereği katılım bankaları ile alışveriş yapmak istemeyen bazı esnaf ve KOBİ'lerin, katılım bankalarının altın hususunda kavram kargaşasından dolayı buralardan kredi alamadıklarını, bu nedenle de işlerini rekabet ettikleri meslektaşları gibi büyütemediklerini belirten Özgenç, şöyle konuştu: "Katılım bankaları Türkiye'de gerçek manada reel sektörü destekleyen kuruluşlar. Ancak altın konusunda yaşanan kavram kargaşası nedeniyle bu sektörde faaliyet göstermiyorlar. Türkiye'de 4 tane bulunan bu bankaların yöneticilerine sorunu aktardığımızda ise genel olarak 'altın paradır ve vadeli satılamaz' görüşü beyan ediliyor. Konuyu ilettiğimiz Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) Genel Sekreteri Osman Akyüz de 'başlangıçta altının finanse edileceği yönünde görüşler ortaya çıktı. Ancak bu konuda tereddütler oluştu, bundan dolayı fiziki anlamda finanse edilmiyor. Ekonomist olarak benim fikrim altın artık para olmaktan çıkmıştır ama bu konuda netlik olmadığından dolayı katılım bankalarının bu yönde bir finansman yapılandırması yoktur' yanıtını veriyor."
Kavram kargaşası sonlandırılmalı
Özgenç, paranın icat olmadığı dönemde değişim aracı olarak kullanılan altın ve gümüşün, şu an değerli takı, ziynet eşyası yani bir emtia olduğunu söyledi. Sadece İstanbul'da altın ve gümüş imalatı yapan sanayici, imalatçı, dökümcü, mıhlamacı, taşçı, tamirci, mağazacı gibi 15 binden fazla kuyum işiyle uğraşan kişi bulunduğunu belirten Özgenç, bir an önce 'sektör mensuplarını yakından ilgilendiren konunun açıklığa kavuşturulması ve kavram kargaşasının sonlandırılması' gerektiğini kaydetti.