KOBİDER Başkanı Özgenç: Türkiye’nin
yeni bir maceraya girme lüksü yoktur! Erdoğan ile yola devam edilmeli
24 Haziran’a sayılı günler
kala Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Genel Başkanı
Nurettin Özgenç seçimle alakalı değerlendirmelerde bulundu. Gündem başlıklarını
değerlendiren Özgenç yaptığı açıklamada 24 Haziran seçimlerinde macera
aranmasına gerek olmadığını ve halkın yola Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
ile devam edeceği gerçeğinin tüm partilerce kabul edilmesinin gerektiğini
söyledi.
“Hangi partiye mensup olursa
olsun Türkiye’de ki genel çoğunluk Recep Tayyip Erdoğan’ın ülke açısından ‘denge unsuru’ olduğunu kabul ediyor.
Yıkmak yerine yapmak
mantığında olduğundan dolayı takdir kazanan, Türkiye gibi iki kıtada yer alan
bir ülkede 16 yıldır doğru ve sağlam adımlar atarak yönetim sağlayan bir
liderin yolundan devam etmek herkesin tercihi olacaktır.
Nitekim diğer partilerin
kapasiteleri, durumları, siyaset alışkanlıkları ve toplum geleneklerine karşı
tavırları bellidir. Halkımız bu kriterleri değerlendirerek 24 Haziran seçimlerinde
en doğru seçimi yapacaktır.
Günümüzde, ülkemizin içinde
bulunduğu ekonomik durum, meşgul olunan terör belasına karşı gerçekleştirilen
askeri harekatlar ve dış güçlerin emelleri ortadayken ülke yönetimini riske
atmamak için Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklemeliyiz.”
‘Hükümete patates, soğan üzerinden muhalefet
yapmak kadar millete bedava kek, çay ve kıraathane vaat etmekte yanlıştır.’
“Cumhurbaşkanının
seçim gündemine getirerek çalışmalarına başladığı ‘Millet Kıraathaneleri Projesi’ ülkenin bulunduğu konu dolayısı ile
ne kadar gerekli. Seçim vaatlerinin geniş ve kapsamlı olmaları elbette
gereklidir fakat ülkede üretim merkezleri açmak yerinde kıraathane açmak uygun
olmayan bir adım olur. Bu halkın ve ülke ekonomisinin ihtiyacı olan şey daha
çok istihdamdır. Ülkemizin üretim ile istihdamı arttırılmasına ihtiyacı vardır.’’
‘Yeni
Türkiye için 50+1 sağlanmalı’
Seçim gündemindeki diğer bir
konu olan 50+1’i değerlendiren Özgenç, ‘50+1, Türkiye toplumunun genelinden
destek almak anlamına gelir. Yüzde 50+1 olarak tanımladığımız bu model
Türkiye’de yapılan siyasetin kabul edilebilir hale gelmesi açısından son derece
önemli imkanlar sağlayacaktır.
Şunu demek istiyorum;
Türkiye’de 50 +1 almak tek başına bir çoğunluk elde etmek değil tam tersi çoğunluğun
içinde bir çoğulcu destek almak demektir. Sosyolojik olarak durumu ele alırsak;
Türkiye çok kimlikli bir yapıya sahip olduğunu biliyoruz bununla birlikte
ülkemizde yaşayan bu insanlara tek bir kimlik üzerinden kendinizi tarif edin
dendiğinde de hiçbir sosyal grubun yüzde 30’un üzerine çıkamadığı görülüyor.
Yani bunu dinsel, etnik, politik, coğrafi hangi kimlik açısından ele alırsak;
hiçbir grup Türkiye’de çoğunlukçu bir iradeyle 50+1’i sağlayabilecek bir
sosyolojik tabana ve bir sosyal desteğe sahip değildir. Bunun anlamı şudur;
hükümetin kuruluşunda 50+1’i alabilmek için her kimlikten oy almak gerekir.
Aslında 50+1’i almak demek Türkiye toplumunun tamamından destek almak demektir.
‘24
Haziran seçimleri Türkiye için dönüm noktası olacaktır’
Geçmişten günümüze
ülkemizdeki her seçim çok önemli olmuştur, ancak önümüzdeki 24 Haziran
seçimleri Türkiye için ayrı bir önem taşıyor. Ülkedeki kalkınma hızını
arttırmak ve bunu sürekli hale getirmek için 16 Nisan’da gerçekleşen
referandumda milletin onayı ile yeni bir yönetim sistemi yürürlüğe girdi.
Milletin seçtiği bu yönetim sisteminde halk yine ilk kez seçtiği
Cumhurbaşkanını onaylayacaktır. Bazı siyasi liderlerinin seçim kampanyalarında
halkın iradesi yokmuşçasına tavır takınmaları seçimin gidişatını elbet
belirleyecektir. Halkın 16 Nisan Referandumu’nda karar verdiği yeni yönetim
talebi isteğini yok sayıp, bu talep yokmuş gibi davranarak bir seçim kampanyası
sürdürmek akan suyun tersi yönüne kürek çekmekle aynıdır. Bu siyasilerin
milletin bu irade ve isteklerini yok saymaları boşunadır. Zira bu millet
verdiği karardan geri dönmeyecektir.
Muhalefet partilerin yaptığı
diğer bir hata ise seçim kampanyalarını Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığı
üzerinden seçim kampanyalarını sürdürmeleridir. Siyaseti bir kişiye karşıtlık
üzerinden yapmaları iktidara geldiklerinde de çok fazla bir şey
yapamayacaklarının göstergesidir. Görüşleri iki zıt kutup olan A ve B
partilerinin bir araya gelerek sağlam olmayan çatı aday çalışmaları bizlere
bunu göstermiştir. Geçmiş yıllarda olduğu gibi buldukları bu çatı yüne onları
koruyamayacak bilhassa üstlerine yıkılacaktır. Muhalefet partilerine
verilebilecek en iyi tavsiye tek kişi üzerinden siyaset yapmak yerine öncelikle
ne yapacaklarını ve nasıl bir Türkiye hayal ettiklerini halka sunmaları ve
ortaya koymalarıdır. Türkiye gibi 81 milyon nüfuslu bir ülkede yaşayan
insanların bu saatten sonra isteyecekleri şey daha fazla özgürlük, hakkaniyet,
refah düzeyinin yükseltilmesi ve reformlardır.’ diyerek düşüncelerini kaydetti.