KOBİDER:
"İngiliz KDV sistemi" yerine "Türk KDV sistemi nasıl
olmalı" diye düşünmeliyiz?
Küçük
ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Genel Başkanı Nurettin
Özgenç, Hükümet, yatırımcı, üretici, ihracatçı üzerinde büyük yüke dönüşen
Katma Değer Vergisi (KDV) sistemine neşter vurma kararı aldı. Ve KDV’de model
arayışları başladı, alınan bu karar gecikmiş ama yerinde karar. Çünkü mevcut
KDV uygulamasının iş dünyasını memnun etmediği son derece açık
Nitekim mikro ölçekli
işletmeden makro ölçekli işletmeye, hatta sanayicisine kadar mevcut sistemden
hiç kimse memnun değil. Peki sorunun çözümü, ithal KDV modellerinde mi yoksa
kendi KDV sistemimizi revize etmekten mi geçiyor?.. Bu husus tartışılmalı. Elbette
değişim iyidir, her şeyde olduğu gibi KDV’de revize edilmeli. Ancak yeni sistem
için İngiliz modelinin benimsenmesini doğrusu anlayamadık. Taklit bir uygulama
yerine Türk tipi bir KDV modeli üzerinde durulmalı. Zira değiştirilmesi
düşünülen KDV modelinin taklit değil, Türkiye'ye özgü Türk Tipi bir model
olmalı.
KDV ilk defa 1954’te
Fransa’da uygulanmaya başlanmıştır. KDV’nin uygulanması önemli ölçüde altyapıyı
gerektirdiğinden bu altyapıya sahip olmayan az gelişmiş ülkelerde
uygulanamamaktadır. Türkiye ise 1985’te bu sorunu aşmış ve KDV’yi sistemine katmıştır.
Ancak ilerleyen yıllarda KDV oranlarında ok kez değişikliğe gitmiştir. Çünkü
Fransa’dan taklit olan KDV sistemi kısmen de olsa Türkiye’ye uymamıştır.
Nitekim her ülkenin kendine
göre yaşam şartları ve ticari mal alım satımı vardır. Örneğin ABD, Avustralya
gibi gelişmiş ülkelerin bazılarında KDV uygulanmamaktadır. Bu demektir ki; her
ülke ekonomisi aynı değildir. Türkiye’nin de İngiltere ile aynı kulvarda
olmadığı açık.
HÜKÜMET KISMI
SEKTÖRLERDE KDV İNDİRİMİ YAPTI SATIŞLARI ARTTI
Hükümet, 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle iç piyasada
işlerin durma noktasına geldiği bir süreçte ekonomiye doping etkisi yapacak
düzenlemelere imza attı. Vatandaşın cebini kısmen de olsa rahatlatacak vergi
indirimlerine gidildi. Geçici de olsa; KDV oranının yüzde 18’den yüzde 8’e
indirilmesi ortalama ürünlerin fiyatlarını düşürdüğü bir gerçektir. İndirimin
üzerinden kısa bir süre geçmesine rağmen satış artışı olduğu aşikâr.
KDV'DEKİ 10 PUANLIK
TENZİLAT DİĞER SEKTÖRLERDE DE UYGULANMALI!
Yapılan analizler bu vergi indiriminin çarpan etkisi
sonucunda yaratılan istihdam etkisiyle kamuya bir kayıp olarak değil aksine
daha fazla bir gelir kaynağı olarak geri döndüğü yolundadır. Zira bu tür
teşviklerin, kısa vadede devletin kasasına giren vergi miktarını düşürse de
uzun vadede hem istihdama hem de vergi gelirlerine olumlu katkıları olacaktır.
KDV'nin yüzde 18'den yüzde 8'e inmesi beyaz eşya ve mobilya sektörlerinde büyük
bir hareketlilik meydana getirdiği gibi düzenlemenin genele yayıp süre
kısıtlaması olmaması durumunda diğer sektörlerde de büyük bir canlılık
yaşanacağı kanaatindeyiz.
KDV prensip itibariyle malların katma değerlerini
kapsamakta, katma değeri yüksek olan mallardan fazla vergi, katma değeri az
mallardan daha az vergi alınmaktadır. Böylece herkes satın alma gücüne vergilendirilmekte
ve bu nedenle gider vergileri arasında KDV daha adil bir vergi olarak ortaya
çıkması gerekmektedir.
PİYASALAR SADECE BEYAZ
EŞYA VE MOBİLYA SEKTÖRÜNDEN OLUŞMUYOR!
Kaldı ki; genel KDV oranın %18 olduğu ortamda bu dağıtmayı
biraz daha dengelemek ve daha adil bir şeklide yapma zarureti hasıl olmaktadır.
Ayrıca piyasalar sadece beyaz eşya ve
mobilya sektöründen oluşmuyor. Yüzde 18 KDV uygulanan sektörlere vergi indirimi
yapıldığına göre aynı oranda KDV uygulanan diğer sektörlere de yapılmalı.