Cumhurbaşkanı tüm Türkiye'nin muhatabıdır
Ekonomi ve iş dünyasının 'bitaraf' olanı
makbul!
Ekonomi ve iş dünyasının taraf olanı
değil 'bitaraf' olanı makbul!
Küçük ve Orta
Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Genel Başkanı Nurettin ÖZGENÇ, 12
Eylül'deki anayasa değişikliği referandumuyla ilgili tavrını ortaya koymakla çekimser kalarak 'bitaraf' olanlar her zaman olduğu gibi günümüzde de hükümet
nezdinde hüsnü kabul görmekte ve devletin zirvesi tarafından rağbet
edilmektedir.
Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan Eylül ayında TÜSİAD’ın Yüksek İstişare
Konseyi toplantısına katıldığında “Paralelle
mücadelede sizden yeterince destek görmüyorum” dediği dernek aradan kısa
bir zaman geçtikten sonra adeta cumhurbaşkanına nazire yaparcasına "Biz başından beri paralel devletle
ilgili iddiaları çok ciddi görüyoruz" dediği basına yansıdı.
TÜSİAD’ın muhatabı Cumhurbaşkanı değil başbakandır” sözlerine tepki
gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Madem
biz muhatap değiliz, bundan sonraki davetlerine katılmayız” diyen cumhurbaşkanımızın bu sözlerinin de
takipçisi olacağız.
Oysa KOBİDER bazı STK'lar gibi hiçbir
çıkar ve menfaat gözetmeden, hiçbir siyasi veya ekonomik rant beklemeden sadece
Türkiye'nin geleceği için Anayasa değişikliklerine 'ya evet diyeceğiz ya da evet diyeceğiz' şeklinde görüşünü kamuoyuna deklare ettiği
bilinmemektedir bile...
Toplumu aydınlatıp bilgilendirmekten ziyade seçilmişlere akıl vermek, 77
milyonun geleceğini etkilemek yönünde görüş açıklayanlar ne hikmetse
demokrasinin gelişmesi için referandumda görüş beyan etmekten imtina
etmişlerdir.
Toplumdaki çeşitli sorunlar hakkında değil neredeyse Türk
siyasi hayatındaki her konuda fikir beyan eden çoğu kez siyasal düşüncelerini
serdeden ve kitlelere yön vermeye çalışanlar referandum hususunda anlamsız
sessizliğe büründüklerinde 'Bitaraf olan
bertaraf olur' sözüne muhatap olduklarında "Politik duruşumuz olamaz, biz bir sivil kuruluşuz bizden kimse
irade beyanı isteyemez" karşılığı verilmişti.
Keza biz KOBİDER olarak güçlü bir demokrasi için elimizden gelen katkıyı
yaptık ve yapmaya da devam edeceğiz. Bazı iş dünyası derneklerinin 'ilkesel duruş' dediği bir zamanda
KOBİDER net bir şekilde tavrını ortaya koyarak açık yüreklilikle 'evet' demiştir. Ancak görülmektedir
ki; anayasa referandumu sürecinde 'bitaraf' olanlar devletin en üst
kurumu tarafından onore edilirken taraf olanların ise hatırlanmaması
düşündürücüdür.
Bitaraf
olanlar bertaraf olmadı ama taraf olanlardan haberdar dahi olunmadı
Cumhurbaşkanını ziyaretlerinde farklı, kapıdan çıktıktan sonra farklı
konuşanların bu denli üst düzey rağbet görmesine bi türlü anlam
verilememektedir. Hatırlarsak; 2000'li yıllarda IMF programını övme adına, 'On yıl sonrası önümüzü artık çok net
olarak görüyoruz' diyorlardı ama on ay sonra Türkiye, tarihinin en büyük ve
en yıkıcı ekonomik krizini yaşadı. Böylesine taraflı bir öngörülerde
bulunanların 62. Hükümete atfen '2023
hedefleri hayal' ' Türkiye’de muazzam bir kutuplaşma var. Bu kutuplaşma
Türkiye’nin önünü tıkıyor' sözleri çok tazedir.
Ayrıca 2001 yılında siyasetteki yeni oluşumları değerlendiren Koç
Holding Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Koç, ‘‘Bu
iş para meselesidir’’ derken, ‘‘Tayyip Bey'de çok para olduğunu öğrendik, 1
milyar dolar biriktirmişler, nasıl biriktirdilerse’’ dediği hafızalarda
tazeliğini muhafaza etmektedir. Neredeyse tüm davetlerine Başbakan ve Cumhurbaşkanı
sıfatları ile katılan R.Tayyip Erdoğan için muhatap konusunda edep dışı söz
edilmesini manidar buluyorum.
"Sen onlardan olmadıkça onlar asla senden
razı olmazlar"
Âyet-i kerimede farklı bir konuda belirtilen bazı sözleri bu duruma göre
uyarlarsak; sen onların cemiyetlerine tâbi olmadıkça, ne patronlar kulübü denilen
dernek ne de en büyük üyesi olan holding senden asla hoşnut ve razı olmazlar.
Sana verilen yetkiden sonra eğer onların arzularına uyarsan sana ne bir dost, ne de bir yardımcı kalır!
Zira cumhurbaşkanının olumlu mesajlarına rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan
Eylül ayında TÜSİAD’ın Yüksek İstişare Konseyi toplantısına katılarak derneği
cumhurbaşkanı sıfatı ile onore etmesine rağmen pervazsızca "TÜSİAD’ın
muhatabı cumhurbaşkanı değildir" denilmesi düşündürücüdür. Ve aynı şekilde
hükümete yönelik kutuplaştırıcı dilden bahsediliyorsa evet orada bir yanlışlık
var demektir.