KOBİDER:
Üretici bakkaldan kazandığı parayı, 'markete raf parası' olarak vermemeli
Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER)
Başkanı Nurettin Özgenç, AVM’ler karşısında korumasız kalan küçük esnaf ve
sanatkarı ilgilendiren bir yerde perakende ticaretin Anayasası sayılabilecek
yasa tasarısının bunca zamandan beri anlaşılması güç nedenlerden dolayı
çıkmaması yüzünden sıkıntılı günler geçiren KOBİ ölçeğindeki işletmeler büyük
marketlerin ezici baskıları altından zor durumda kalmaktadır.
Son 10 yıldır hızlı bir gelişim seyri izleyen perakende
sektöründe alışveriş merkezleri, büyük mağaza ve zincir mağaza sayılarındaki
artış bir yanda ülke ekonomisine ciddi anlamda katkı sağlarken, diğer yandan da
ekonomik, rekabetsel sorunlar yaratmaktadır. Keza yaşanan bu süreç, perakende
sektöründeki üretici ve tedarikçi ile KOBİ niteliğindeki küçük işletmeler için
pazar kaybı ve piyasada tutunma sorunlarını da beraberinde getirmiştir.
Nitekim yıllardır yılan hikayesine dönen ve perakende
ticaretin kurallarını belirleyecek AVM yasası
olarak bilinen "Alışveriş Merkezleri, Büyük Mağazalar ve Zincir
Mağazalar Kanun Tasarısı Taslağı"nın bunca zamandan beri sürüncemede
kalmasından dolayı meydanı boş bulan ve yasal boşluklardan faydalanan büyük
marketlerin bazıları üreticilerden giriş bedeli, raf parası adı altında aldıkları
ücretler küçük işletmeleri içinden çıkılmaz durum ile baş başa bırakmaktadır.
Küçük esnaf gibi KOBİ niteliğindeki üreticiler de bu hususta yasal bir
düzenleme yapılmasını sabırsızlıkla beklemektedirler.
KOBİ niteliğindeki esnafları yakından ilgilendiren Büyük
Mağazalar Yasa Tasarısının uzun bir zamandan beri sürüncemede kalmasından ötürü
Türkiye’de oyunun kuralına göre oynanmadığını düşünüyor ve ortada haksız bir
rekabetin söz konusu olduğunu ifade etmekte KOBİ'ler adına fayda görüyoruz.
'Raf
ve reyon parası' haksız rekabete sebeptir
KOBİDER Başkanı Nurettin Özgenç, Maalesef gıda
sektöründe “pazarda var olmak” perakende raflarında görünmekten geçiyor.
Üretici firma ne kadar kaliteli bir ürün üretirse üretsin, eğer ürettiği ürünü yaygın perakendeciler kanalıyla
tüketiciye ulaştıramıyorsa ve ürünlerini mağaza içinde tüketicilerin dikkatini
çekecek yerlerde sergileyemiyorsa, pazarda kalma şansı çok zayıftır.Dolayısıyla
üreticiler de büyük marketlerin raflarında yerlerini alabilmesi için önemli
“bedel”lere katlanmak zorunda kalıyorlar. Her marka için, rafa girme bedeline
farklı fiyatlar isteniyor. Bir firmanın ürününün zincir marketin rafında yer
alabilmesi için 1000 Euro ve üzeri rakamlar telaffuz edildiğini biliyoruz.
Keza pek çoğu yabancı olan büyük ölçekli market
zincirler perakende pazara hâkim olmalarını fırsat bilerek yerli üreticiye ve
tedarikçiye yüklenmektedir. Marketler yaptıkları anlamsız uygulamalar ile pek
çok kalem altında müşterilerinden ücret alan bankalara özendikleri
anlaşılıyor. Perakende sektörünün önde
gelen büyük marketlerinden bazıları üreticilerden giriş bedeli, raf parası ve
gondol parası gibi değişik isimler altında onlarca kalemde ücret almaktadırlar.
Bir markete ürün veren tedarikçiye satın alma birimlerinden 'hizmet bedeli' adı
altında konser parası bile isteniyor.
Bazı büyük üreticiler kendilerinden küçük olan
rakiplerinin raflarda yer almasını istemediklerinden dolayı çeşitli
engellemeler yapmaktadırlar. Bu konuda zincir marketlerin çoğu pazar lideri
markalara raflarında yer vermeyi tercih ediyor. Mesela içecek sektöründe pazar payı yüksek markalar, rafa bedava
girebiliyorken aynı kategorinin sektöre
yeni giren ya da pazar payı düşük olan markası ise aynı raf için yüksek
rakamlar ödemek zorunda kalıyor. Bu durum ise pazar payı düşük üreticileri
olumsuz etkiliyor. Dolayısıyla pazar payı az olan markanın da öne sürülen
bedelleri ödeyemeyeceği için satılma şansı kalmıyor. Bu haksız rekabettir.
Marketler
perakendeci midir, yoksa raf kiralayan şirket mi?
KOBİDER Başkanı Nurettin Özgenç, Rafa giriş bedeli,
erken ödeme indirimi, kampanya bedeli, yıldönümü, tadilat ve yeni açılma, hayır
kurumuna hediye kolisi, kuruluş aktivitesi, gondol, taşıma-nakliye, personel
kıyafet, stok koruma, teknik servis,
personel destek pirimi, ambalajlama ve önü açık isimler altında yeni talepler
de bulunuluyor.
Üreticilerin malının hipermarketlere girmesinde koşul
olarak öne sürülen raf bedeli genel kanaate göre de rekabeti ihlal eden bir
uygulamadır. Ticari açıdan bakıldığında bu tür talepler etik değildir. En küçük
bir anlaşmazlık durumunda ise 'bu şartlarda sizinle çalışamayız', 'siparişleri
iptal etmek zorundayız' gibi
tehditvari ifadelerle baskıcı bir alışveriş sürdürülmektedir. Bu sebeple
büyük marketler perakendeci midir, yoksa raf kiralayan şirket mi? anlamış değiliz.
Büyük
balık küçük balığı yutmayıp yaşatmalı
Büyük marketlerin, ‘raf
parası’, 'reyon parası' ‘kampanya parası’ diyerek küçük üreticiyi
bunaltmaları had safhaya ulaştı.Hali hazırda taslak aşamasında olan kanuni
düzenleme hayata geçtiğinde büyük perakendecilerin, küçük üreticilere
ürünlerini satma karşılığı yaptıkları dayatmalar kısmen de olsa son bulacağı kanaatindeyim.
Esasen büyük balık küçük balığı yutmamalı ve yutmasına
da göz yumulmamalı. Çünkü büyük balığa destek olan küçük balık korunmalı. Böyle
bir anlayış çerçevesinde küresel olduğu kadar yerli anlayışla perakende ticaretimizi
geliştirebiliriz.