KOBİDER/ÖZGENÇ: "Beşli çete" olmazsa 28 Şubat
soruşturması noksan kalır
KOBİDER: 28 Şubat postmodern darbesine yardım ve yataklık edenler
davadan vareste mi tutulacak?
KOBİDER/ÖZGENÇ: Sivil kuvvetler olmazsa 28 Şubat soruşturması
noksan kalır
Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler
Derneği (KOBİDER) Başkanı Nurettin Özgenç; 28 Şubat postmodern darbesinin
oluşumuna yardım eden sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin, üniversitelerin,
cuntacıların yüksek yargıdan destek aldıkları Meclis Darbeleri ve Muhtıraları
Araştırma Komisyonu tarafından açıklanan rapordan biliniyor. 28 Şubat
postmodern darbesinde sadece askerler mi yargılanacak? Bunun sivil ayağı yok mu
sayılacak?
Türkiye’ye siyasi ve ekonomik alanda en
büyük tahribatı 28 Şubat süreci vermiştir. Darbe dönemine ilişkin sanıklar hakkında "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni
cebren devirmeye, düşürmeye iştirak" suçundan açılan davanın
duruşmaları devam ediyor. Fakat 28 Şubat postmodern darbesini gerçekleştirenler
yalnızca asker içindeki cuntacılar değiller herhalde. Zira ortada suçla ilgili
bir dava var. Ve bu oluşum tek taraflı olmamıştır. Bunun askeri kanadından olan
sanıklar yargılandığına göre yardım eden siviller de tespit edilip yargılanmalı
diye düşünüyorum. 28 Şubat döneminde medyanın iş dünyası ile kol kala
verdikleri, askerin güç kullanma arzusunu kullanarak hükümeti devirmeye
kalkıştıkları biliniyor. Bugün 28 Şubat davasından dolayı askerlerin
yargılandığını, bunun sivil ayağının sorgulanıp yargılanmaması haksızlık olur.
Nitekim hukuk devletinde, hukuk dışına
çıkan herkese hesap sorulması, millet adına yapılan bir işlemdir. 28 Şubat
postmodern darbesinin yargılanması, öncelikle soruşturmanın mutlak surette
genişletilmesini, darbe sisteminin sorgulanmasını ve darbe tortularının
temizlenmesini zorunlu kılmakta. Kanunlara göre bunun adı yardım ve yataklık
olduğuna göre bu suça karışanlar da bundan vareste tutulmamalı.
Sivil toplum kuruluşları çetecilikle anılmamalı
28 Şubat sürecinde kendi tabirleriyle " Beşli çete" vardı: Türkiye
İşverenler Sendikası Konfederasyonu (TİSK),
Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk - İş) ve Devrimci İşçi Sendikaları
Konfederasyonu (DİSK) sivil siyasete
karşı hareket ettikleri kamuoyunun malumudur.
Sivil toplum örgütlerinin demokrasiye aykırı olarak askerle kol kola
girmesi, ancak Türkiye’de olur.
Kaldı ki o dönemde kendilerine " Beşli çete " adını
yakıştıranlardan da demokratik bir yaklaşım beklenemez zaten. Hakeza Türkiye’de
kendilerine irtica brifingi verilen gazeteciler askerleri ayakta alkışladılar.
Cuntanın sivil uzantılarla ilişkilerinin irdelenmesi; askerlere, “Darbe sonrası
göreve hazırım!” güvencesini veren darbe yardakçısı “tank kafalı, cunta zihniyetli ve rantiyeci siviller” tespit edilip
sorgulanmalı.
En başta ve özellikle beşli çete olarak
bilinen sivil toplum kuruluşları bu ayıptan kurtulmuş değillerdir. Bunlardan bazıları
bu konuda pişmanlıklarını belirtseler de hala daha kamuoyunun önüne çıkıp özür
dilemediklerini biliyoruz. Sivil toplumun ruhuna aykırı olan bu davranıştan
ötürü yaptıklarının yanlış olduğunu kamuoyuna deklare etmedikçe halkın zihninde
darbeci STK’lar olarak kalmaya devam edeceklerdir. Bu davranış STK’lar
açısından utanç verici bir durumdur.
Bu kuruluşlar gerçekten halkın temsilcisi
olduğunu ifade ediyorsa, 28 Şubat’taki kötü rolünün hesabını herkesin verdiği
gibi vermeli. Böylesine önemli sivil toplum kuruluşları darbecilikle
anılmamalı! Meşru hükümetleri devirebilmek için "beşli çete" ’nin
içerisinde yer alanlar bugün halk adına konuşmamalı.
Oysa postmodern darbe diye tarihte kara
leke olarak anılan dönemde, halkın oylarıyla seçilen iki partinin kurduğu
Refahyol Hükümeti uydurma bahanelerle istifaya zorlanmış, devletin hazinesi
boşaltılmıştı. 28 Şubat Postmodern darbesi Türkiye’deki dört büyük darbeden
birisiydi ve ülkenin itibarını hem içeride hem de dışarıda yok etti.
Darbeci STK olmamalı
KOBİDER Başkanı Nurettin Özgenç; 28 Şubat
oluşumunda direkt ve dolaylı destek verenler bir araya getirilirse tablo biraz
daha netleşir. Ve “Asker Postalı”nın arkasına sığınıp sivil siyasî iktidarları
devirme ve darbe ortamından siyasî rant devşirme peşindeki “suç örgütü” ortaya
çıkar.
Ülkeyi darbeye götüren süreçte ve
sonrasında darbeye çanak tutan darbe heveslisi asker-sivil bürokrasinin,
dönemin postal yalayıcıların, darbe şakşakçısı sendikacıların, darbeye övgüler
dizen gazetecilerin, emre amade öğretim üyelerinin, darbecilere el-pençe divan
duran fırsatçı iş dünyası temsilcilerinin ve demokrasinin vazgeçilmez unsuları
olan STK’ların amacına aykırı davranan o dönemdeki yöneticilerinin yargılanması
gerekmez mi?
28 Şubatın oluşumunda yer
alan, bizatihi destek veren sivil toplum kuruluşları maalesef darbeci STK
olarak anılmaktadır. Dolayısıyla kamu vicdanına göre darbe olarak
adlandırılacak her kanun dışı oluşum ve hareket hukuken darbe tanımı içine
girmiyor mu? "Beşli çete" kamu vicdanında aklanmadığına görecolor:#404040"> Türkiye Cumhuriyeti hükümetini
cebren devirmek suç ise bu suça iştirak edenler de davada yer almalı.
Kamuoyunun vicdanı ancak bu yolla tatmini sağlanabilir.
Bütün bunları göz önüne alarak, 28 Şubatın
içinde, kenarında ve perde arkasında kim varsa kamu vicdanını tatmin için
onlarında yargılanmasını öneriyoruz.