Küçük
ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Genel Başkanı Nurettin
Özgenç, Türkiye'de 12 Eylül, 28 Şubat darbe planı ve internet andıcı gibi
davalar sürecinde yaşananların demokrasinin temelinin sağlamlaştığını
göstermektedir.
Darbelerin, demokrasi
dışı girişimlerin sorgulandığı, hukuk önüne çıkartıldığı bir Türkiye'yi
eleştirmek yerine ayakta alkışlamak lazım.
Nurettin Özgenç, yaptığı
yazılı açıklamada, Türkiye'de bir takım derin yapılanmalar olduğunu, bunlardan
birisinin de 'derin devlet' olarak anılan Ergenekon yapılanması olduğunu ifade
etti.
Özgenç, sözlerine
Türkiye'nin darbeleri sorgulaması yapılan hukuksuzluğun üzerine gidilmesi
demokrasi açısından memnuniyet vericidir. Eğer bir yerde hukuksuzluk varsa,
baskı varsa, adaletin, insan haklarının hiçe sayıldığı dönemler varsa bunun
sorgulanmasına karşı çıkmanın amacını anlamış değiliz. Demokratik parlamenter
sistemde darbeyi ve darbe yapmayı tasarlayan kişileri savunmak adına ‘intikamla
adalet aranmaz' diye eleştirmenin bir anlamı yoktur. Adı cumhuriyetle başlayan
siyasi oluşumun cumhuriyet karşıtlarını savunmasını manidar karşılıyoruz.
Türkiye Cumhuriyetinin
İçişleri Bakanını yağlı kazığa oturtmakla tehdit edenlerden yargı hesap
sormalı. 28 Şubatın sivil aktörleri olan kendi tabirleriyle 5'li çete olarak
anılanlar da yargı sürecine dahil edilmeli.
Ergenekon, Balyoz darbe
planı ve internet andıcı iddiasıyla açılan davalarla Türkiye'nin son 31 yıllık
karanlık tarihinin daha net ortaya çıktığını ifade eden Özgenç, "O tarihin
açığa çıkmasında hiç kuşkusuz bu ülkenin cesur yargı mensuplarının çok büyük
rolü var. Bağımsız ve cesur yargı mensuplarının attıkları cesur adımlar
sayesinde bugün gelinen nokta demokrasinin bekası açısından sevindirici bir
gelişmedir. Tutuklamalar bazılarına göre adaletin bittiği yer gibi algılansa da
adalet mefhumuna inananlar açısından hukukun üstünlüğünü göstermektedir.
Dolayısıyla söz bağımsız yargının olmalıdır. Hukukun gereğini yapmanın yolu
birincisi hukuka uymak ikincisi de hukuku uygulamaktan geçiyor. Dolayısıyla
hepimizin hukuka uyma mecburiyeti var. Her tür dokunulmazlık ve ayrıcalıkların
kaldırılması, hukuk devletinin ve kanun önünde eşitliğin vazgeçilmez bir
unsurudur." dedi.
Türkiye'de de Ergenekon
ve benzeri yapılanmalara dur diyebilen cesur yargı mensuplarının var olduğu
bilinmesi gerektiğini belirten Özgenç, şöyle devam etti: "Ergenekon,
Balyoz ve internet andıcı darbe yapılanmaları basite alınacak örgütler
olmadıkları görülüyor. Bu yapılanmalar bir anda ortaya çıkmış bir şeyler değil.
Tarihin derinliklerinden gelen anti demokratik yapılanmalar olduğu herkesin
malumudur. Bu davalar artık kamuoyuna mal olmuştur. Üstü örtülebilecek kadar
küçük boyutta değildirler."
Türkiye'deki karanlık ve
kirli yapılanmaların izi sürülmesinde cesur ve bağımsız yargının önemi
yadsınamayacağını anlatan Özgenç, ülkenin görevini hakkıyla yapan cesur
savcılara ve hakkaniyetle karar verebilen yargıçlara bugünlerde daha çok
ihtiyacı olduğunu vurguladı.
Cuntacıların ve bunların
işbirlikçilerinin memleketi kurtarma adı altında bütün darbelerde ihmal
etmedikleri konunun rant olduğunu ifade eden Özgenç, "Başta 12 Eylül 1980
darbesi olmakla birlikte 28 Şubat post modern darbe süreci ve sonrasında
yaşanmıştır. Bunların olmaması için Ergenekon vari yapılanmaların üzerine
sonuna kadar gidilmeli. Aslında, sorun ülke sorunu değil, toplumun bazı
kesimlerinde var olan bir zihniyet sorunudur. Sorun demokrasiyi içine
hazmedemeyenlerin, millet ile barışık olmayanların sorunudur." ifadelerini
kullandı.
Türkiye'de Ergenekon,
Balyoz darbe planı ve İnternet Andıcı gibi davalar sürecinde yaşananların
demokrasi açısından sevindirici olduğunu söyledi Özgenç, açıklamasına şöyle
tamamladı: "Türkiye artık sabah erkenden kalkanların çıkarları ve şahsi
ihtirasları için darbe yapabildiği veya muhtıra verebildiği ülke olmaktan,
siyasi iradenin eğilip bükülmeden dik duruşuyla ve bağımsız yargının var
olmasıyla kurtulmuştur. Artık devir şapkasının ülkesinden daha kıymetli
olanların devri değildir. Ayrıca halkı sindirmeyle, korkutmayla ve türlü
senaryolarla kandırmanın devri hiç değildir. Yetişmiş insan gücümüzle, siyasi
oluşumlarımızla ve STK'larla bu tür anti demokratik yapılanmalara hep birlikte
karşı durmalıyız."