KOBİDER: Anayasa sıfır olmalı, eski şasi üzerine yeni kasa monte edilmemeli
Türkiye sorunlarını çözmek için yeni bir anayasaya ve yüksek standartta bir demokrasiye acilen ihtiyacı olduğunu belirten Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Başkanı Nurettin Özgenç, “Türkiye son kullanma tarihi geçmiş ve biraz daha bekletildiği takdirde bozulmaya yüz tutacak bir anayasa ile yoluna devam etmemeli” dedi. Her kesimden, her bölgeden ve her düşünceden vatandaş için adeta zaruri bir ihtiyaç haline gelen yeni anayasa bir an önce yapılması gerektiğini belirten Nurettin Özgenç, 1,5 yılda Devrim otomobilini yapan Türkiye'nin çok kısa zamanda anayasa hazırlayabileceğini ifade etti.
Yeni Anayasa ile ilgili bizim de bir çift söyleyecek sözümüz var
KOBİDER Başkanı Özgenç şunları söyledi:
“KOBİDER olarak bizler de anayasa çalışmalarını yakından takip ediyoruz. Toplumun ekseriyetinden gelen yoğun talepler üzerine siyasi partilerin seçimlere giderken halka yeni anayasa sözü vermesi ile TBMM gündeminin ana maddelerinden biri haline gelen yeni anayasanın tartışmaları yapıldıktan sonra ön hazırlıkları bitirilerek üzerinde uzlaşılmalı. Türkiye'nin artık tamamıyla gerçek demokrasiye ulaşabilmesi için ve temel hak ve özgürlüklerden faydalanabilmesi için anayasa değişikliğine acilen ihtiyacı vardır.
Eski şasi üzerine yeni kasa monte edilmemeli
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ekseri çoğunluğu tadil edilmiş anayasa değil tamamen sıfır bir anayasanın yapılmasını arzu etmektedir. Eski şasi üzerine yeni kasa monte edilmiş bir anayasanın sıfır olduğunu söylemek ne derece doğru olabilir.
Türkiye'nin olmazsa olmazı olan yeni bir anayasa yapma konusunda telaffuz edilen 1.5 – 2 yıl gibi bir zamanın çok uzun olduğuna ve ülkenin bunu daha kısa bir sürede yapılabilecek tecrübede olduğuna inanıyoruz. Buna örnek olarak Türkiye'nin ilk yerli otomobili olan Devrim otomobilinin araştırma, geliştirme, tasarım ve hatta imalat için gerekli makinelerin imali safhaları da dahil olmak üzere dönemin kısıtlı imkânlarıyla Adapazarı vagon fabrikasında 4.5 ayda yerli otomobilini yapmış bir Türkiye kısa bir zaman sürecinde yeni anayasasını yapabilir. Her biri kendi dalında uzman, her biri üniversitelerinde eğitimlerini tamamlamış, “iyi” değil “çok iyi” derecelerde diplomalara sahip akil insanlarımızın mevcudiyetinin bilindiği gerçeğinden yola çıkarsak Türkiye değil bir kaç yılda ayda bir yeni anayasa yapabilir. Yeter ki üzerinde uzlaşı sağlanabilsin.”
Makyajlı değil sıfır bir anayasa yapılmalı
Sivil ve demokratik bir anayasa yapılması konusunda KOBİ'lerin de söyleyeceği sözü olmalı düşüncesiyle görüş ve fikirlerimizi kamuoyuyla paylaştıklarını belirten KOBİDER Başkanı Nurettin Özgenç, “KOBİDER olarak bizler tadil edilmiş bir anayasa değişikliği değil tamamen yeni bir anayasanın yapılmasını istiyoruz. Bundan dolayı “şu maddeler değişmemeli” şeklindeki önerileri manidar buluyoruz. Daha önceden TBMM üyelerinin anayasının ilk üç maddesine ‘değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez' diye kanun çıkarmış ise de günümüzde de şayet değiştirilmesine karar alacak olan yine TBMM'dir. Yeni anayasa konusunda istekli görünüp de anayasanın ilk üç maddesini mevzu edip ısrarla dokundurtmayız demek yeni sivil anayasanın oluşmasına engel olmaktan başka bir şey değildir. Ana maddeleri değişmeyecek olan bir anayasa ise eski şasi üzerine yeni kasa monte etmeye benzer” diye konuştu.
Anayasalar ilahi kural olarak algılanmamalı
Özgenç konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Mevcut anayasada belirtilen maddeler ilahi bir karar olmadığına göre günün şart ve koşullarına göre değiştirilebilmeli. Şayet yapılacak olan düzenlemeler mevcut olandan daha ilerici olacaksa niye olmasın. Günümüzde o maddelerin değiştirilmesine gerek duyulmayabilir fakat dokunulabilir. Örneğin; Anayasanın 3. maddesinde ülkenin başkenti Ankara'dır diye ibare yer almaktadır. O zamanın koşullarında böyle yazılmış diye ilelebet aynı kalacağı anlamına gelmez. Türkiye'nin İstanbul'dan yönetilmesinin daha uygun görülmesi halinde neden olmasın. Pek çok dünya devletlerinin başkent konusunda değişikliğe gittikleri açıktır. 1924 Anayasası'nın 2. maddesi Türkiye Devleti'nin dininin İslâm, resmi dilinin Türkçe ve devlet merkezinin Ankara olduğu belirtilmiştir. Fakat daha sonra dinin İslam olduğu maddesi değiştirilmiştir. Demek oluyor ki anayasada yazılı olan ve insanların üzerinde konuşması dahi gereksiz bulunan “değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez” ibaresinin dininin İslam olduğu maddesi kaldırıldıktan sonra bir manası, bir önemi ve kesinliği kalmamıştır. Anayasa'ya göre yasama organı TBMM'dir ve egemenliği millet adına kullanacak olan tek yetkili organdır. Dolayısıyla irade üstünlüğü vardır ve bunun üstünde bir kuvvet olmadığına göre günümüze hitap etmeyen maddelerin değiştirilmesi için milletin temsilcisi olan günümüzdeki TBMM üyelerinin kararına saygı duyulmalı.”