KOBİDER: Baraj Sorununu Aşmak İçin Partiler "İşbirliği Güç Birliği" Yapmalı
Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Başkanı Nurettin Özgenç,Türkiye'de demokrasinin gereği olan seçimlerde temsil adaleti yaşanmaması için baraj sorunu ile karşı karşıya olan partiler, parlamentoya girebilmek için "işbirliği, güç birliği" yapmalı. Çünkü barajı aşamadıklarında aldıkları Oy'lar yok hükmünde kabul edilecektir. Dolayısıyla seçmenlerini TBMM'de temsil edemeyeceklerdir. Siyasetçilerin “şahsi ihtiras ve kuruntular ” yerine ülke gerçeklerini ve kendi siyasi partilerinin geleceğini düşünerek seçimlerde bir araya gelmesinin gerekli olduğu kanaatindeyim.
Genel seçimlerde yüzde 10 olarak belirlenmiş ülke barajını aşma endişesi taşıyan bazı partiler seçime ittifakla gitmenin yollarını aramalı. Bu konuda Saadet Partisi, Demokrat Parti, Büyük Birlik Partisi, Halkın Sesi Partisi, Türkiye Partisi ve TBMM dışında olan diğer siyasi partiler baraj altında kalarak seçmenin oyunu ziyan etmektense birlikten kuvvet doğar anlayışıyla birleşerek seçime girmelidirler. Ya da üst düzey yöneticileri bağımsız olarak seçilme şansı aramalıdır. Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Aksi halde oylar ziyan olabilir!
YSK sıralaması gibi “Çatı Parti” kura ile belirlenmeli
Özgenç,siyasi partilerin yetkilileri birleşmeler ve ittifak görüşmelerinde "çatı parti" olarak kendi partilerinin olması yönünde dayatma yapmamalı. Oy pusulası gibi çatı parti kura ile belirlenmelidir. Şahsi ihtiraslar bir kenara bırakılıp halkın talebi doğrultusunda hareket edilmelidir. Birleşmelere açık olan ama siyasi ihtiraslarını yenmekte zorlanan partiler büyüklük hastalığına kapılıp “çatı parti” biz olmalıyız demekten sakınmalı. Seçimler her ne kadar da partiler açısından bir ölçüt kabul görse dahi realite de bunun bir önemi yoktur. Seçmen verdiği Oy'un zayi olmamasını ister. Dolayısıyla vatandaş seçmeni olduğu veya sempati duyduğu parti hakkında baraj endişesi taşıyorsa tercihini kendisine en yakın gördüğü diğer güçlü partiye yapacaktır.
Gelişmiş dünya ülkelerinde çok partili koalisyon hükümetleri kurulurken bizim ülkemizde ne yazık ki iki-üç parti bir araya gelememektedir. Oysa siyasi partilerin liderleri oturumlarda, konferanslarda küresel rekabette ekonomi olarak KOBİ'lere büyüme hakkında bilgi ve öneri yaparken kendileri biraya gelememektedirler. Aslında bu konuda kendileri topluma örnek teşkil etmelidirler.
Küçük olsun benim olsun Out,büyük olsun hepimizin olsun IN
Nurettin Özgenç yıllardan beri ticarette ve siyasette süregelen küçük olsun benim olsun anlayışı ile hareket eden insanlarımız büyüme konusunda arzu edilen seviyeye bir türlü bu köhnemiş düşünceden dolayı ulaşamamıştır. Küçük olsun benim olsun anlayışı yerine büyük olsun hepimizin olsun anlayışı hakim olmalı.Günümüzde işletmelerin küresel dünya ülkelerinde bulunan rakipleriyle rekabet edebilmeleri için birleşmelerin önerildiği hatırlandığında aynı şeyin siyasi partiler arasında olmaması için hiçbir neden yoktur.
Sağ sol kavramı diye bir şey kalmamıştır
Artık günümüzde merkez sağ merkez sol diye bir şey kalmamıştır. Sol diye tabir edilen partinin en üst düzey yöneticisi sağ bir partiye katılabiliyor hatta bakan dahi olabiliyor. Aynı şekilde sağcı diye bilinen siyasetçide sol bir partide görev alabiliyor. Bu demek oluyor ki bu kavram ve söylemler artık çok gerilerde kaldı. Günümüzde bu kavramların işlevselliği kalmamıştır. Tatlı ve acı hatıralarıyla mazideki yerini almıştır.
En kötü evlilik, müzmin bekârlıktan iyidir!
KOBİDER Başkanı Özgenç, siyasetçilerin “şahsi ihtiras ve kuruntular ” yerine ülke gerçeklerini ve kendi siyasi partilerinin geleceğini düşünerek bir araya gelmesi gerekiyor. Müzmin bekâr kalmaktansa zorda olsa birleşmeler sağlanmalı. Bu önerilerin iyi değerlendirilmesi ve listelerin açıklanmasına çok az bir zaman kala siyasilerimiz tarafından tekrar düşünmelerinin yararlı olacağı kanaatindeyim.
Siyasi partilerde "işbirliği, güç birliği" yapmalı
Ayrıca bir diğer önemli hususta şudur; Hazine yüzde 7 oy alabilen siyasi partilere yardım yapıyor. Dolayısıyla hazine yardımı almak için belli bir oranda oy almak gerekiyor. Haliyle birleşmeler gerçekleşemediği için partiler de bu imkândan mahrum oluyorlar ve demokratik yarışta çok gerilerde kalabiliyorlar.
Nurettin Özgenç, bu konuda 2002 ve 2007 genel seçimlerine bakıldığında yaptığımız önerinin ne kadar isabetli olduğu anlaşılabilir. Seçimlere bağımsız olarak katılıp daha sonra bir parti çatısı altında birleşip mecliste grup kurulabiliyor. Sonra ah vah para etmiyor. Keşke biz de öyle yapsaydık dövünmeleri işe yaramıyor. Seçmen sempati duyduğu partiye oy verirken bunu iyi değerlendir diye veriyor. “Al sana Oy ne yaparsan yap” diye vermiyor. Dolayısıyla parlamento dışında olan partiler hep birlikte baraj altında kalmaktansa birleşip barajı aşmanın yollarını aramalılar. Serbest rekabete dayanan bir seçimde yok, bizim parti daha eski, daha köklü veya bizim oy oranımız daha yüksektir gibi söylemler ile birleşmelerin önü kesilmemeli. Bu konuda YSK' nın seçmen listesinde kura ile yaptığı sıralama gibi partilerde birleşmeler ve ittifak konusunda ”çatı parti'yi “belirlemeli diye düşünüyorum.