EurActiv Türkiye
Türkiye ekonomisini ülke çapında resmi rakamlarla 3 milyon 200binden fazla sayıyla faaliyet gösteren KOBİ'ler ayakta tutuyor. KOBİ'lerin ekonomideki payı % 99.6 olarak belirtiliyor .
KOBİ'lerin Türkiye ekonomisinin belkemiği olduğu kaydeden KOBİDER Başkanı Nurettin Özgenç, masaya yatırılması gereken bir dizi sorunlu alan olduğunu ekliyor.
KOBİ'lerin yaşadığı sıkıntıların başında kredi desteklerinden yeterince yararlanamıyor oluşları geliyor. Zira, Türkiye ekonomisinin % 99.6'sını oluşturan KOBİ'lerin kredilerden yararlanma oranları resmi rakamlara göre %23'le sınırlı.
Özgenç'e göre, bugün KOBİ'lerle kalkınan ve dünyanın sayılı ülkeleri arasına giren Çin, ağır sanayiyle değil, ucuz mal ve işgücü ile çıkış kaydemiş durumda. Bu sürece kaliteyi de ekleyerek Çinli Kobiler dünya çapında kendilerine yer buldular.
KOBİDER Başkanı Özgenç “KOBİler Türkiye'nin bir gerçeğidir. Onların başarısı Türkiye'nin başarısı olur” yorumunda bulunuyor.
Türkiye'de Kobilerin krediye ulaşmada önündeki en büyük engeller, bilgi eksikliği, formalitelerin çokluğu ve teminat güçlüğü olarak göze çarpıyor.
“Ben duymadım demek olmaz”
Her ne kadar günümüzde KOBİ'lerin sorunları daha çok fark edilmeye başlansa da KOBİDER Başkanı Nurettin Özgenç'e göre KOBİlerin iğneyi biraz da kendilerine batırmaları gerekiyor. Özgenç KOBİ'ler açısından en temel sorunun bilgilenme düzeyinde olduğunu doğruluyor ancak ekliyor.
“Günümüzde bilgiye ulaşamamanın mazereti olmaz. ‘Ben duymadım, bilmiyorum' demek olamaz.”
KOBİlerin de öz eleştiri yapması gerektiğini kaydeden Özgenç, bilgi almaktan çekinildiğini bunun temelinde de bilgi alınacak muhatap bulamamak olduğunu kaydediyor.
Bilgiye ulaşmada sivil toplum örgütlerine büyük rol düştüğünü kaydeden Özgenç, iletişim araçlarına ulaşım düzeyindeki açığın sivil toplum örgütlerinin aktif rolleriyle kapanacağı görüşünü dile getiriyor.
Bu nedenle Kobilerin faaliyette bulundukları oda ve sendikaların üyelerini bilgilendirmesi büyük önem taşıyor.
Bankalar elini taşın altına koymalı
KOBİlerin krediye ulaşmada yaşadığı diğer sıkıntılar ise teminat güçlüğü ve kredi başvurusu sırasında formalitelerin çokluğu olarak kaydediliyor.
Özgenç, bir bankaya gidip kredi istendiğinde KOBİlerden 100bin liralık bir ev ya da başka bir teminat istendiğini kaydediyor. Özgenç, bankaların reel sektörü desteklemekte ellerini yeterinde taşın altına koymadıklarını kaydediyor ve şöyle devam ediyor:
“Bankalar kendilerini garantiye almalı ancak risk de alabilmeli. Çünkü ticaret özünde risk barındırır. Bankalar da risk alarak KOBİleri destekleyebilmeli. Yüksek miktarlarda teminat yerine, kefil ya da çek istemeleri bu krizin aşılmasına katkıda bulunabilir.”
Özgenç, KOBİlerin en çok aldıkları kredilerin tüketici kredisi olduğunu, bunun yanı sıra kriz dönemlerinde kredi kartların yüklendiklerini kaydediyor. Günümüzde kredi kartlarında ödeme sıkıntı yaşanıyorsa bunun büyük çoğunluğunu KOBİlerin oluşturuduğunu belirten Özgenç, bankaların kredi verirken KOBİlerin önüne sunduğu formalitelerin kredi kartları için geçerli olmadığını ekliyor.
Bankalarla yaşanan ödeme sıkıntılarının KOBİlerin iflasına ve hatta sosyal facialara neden olduğunu ifade eden Özgenç, son günlerde gündemde yer alan torba yasa ile KOBİlerin borçlarında yapılandırılmaya gidildiğini hatırlatıyor.
Türkiye'de KOBİlere yönelik bir başka tartışma ise KOBİ borsası üzerinde yaşanıyor. Özgenç, bu yeni çalışmayı KOBİDER adına savunduklarını kaydediyor ve sistemin oturması için 3 ya da 4 yılın gerektiğini belirtiyor. Özgenç, vatandaşların borsaya ilgisini çekebilmek için güvenmesi gerektiğini, borsaya ilgi çekebilmek için de spekülasyon ve manipülasyonun olmaması gerektiğini kaydediyor ve ekliyor:
“İyi tanıtım ve güven tesisiyle KOBİ borsasına ilgi olacaktır.”
KOBİ'lerin sivil toplum platformunda temsili için 2003 yılında 40 müteşebbisler kurulan KOBİDER, şu anda Türkiye çapında 1200 üyesiyle amatör bir ruhla çalışmalarını sürdürüyor.
Tamamen gönüllü olarak faaliyet gösteren Derneğin kapısı, bilgi almak isteyen herkese açık.
Özgenç, üye sayılarının yeterli olmadığının farkında. Bu durumu Türkiye'de dernek üyeliği kavramının ve sivil topluma entegre olmanın topluma yabancı gelmesine bağlıyor ve ekliyor:
“Bu bir ihtiyaç ve daha iyi bir yere gelmeli. Amacımız sivil toplum bilincini aşılamak geliştirmek.”